Milli Eğitim Bakanı Tekin’in Eskişehir Valiliği tarafından gönderilen yanıtla yetinmeyi tercih ettiğini ve Bakanlığı ilgilendiren sorularının yanıtsız bırakılmasına tepki gösteren CHP Eskişehir Milletvekili Dr. Jale Nur Süllü, “Bakanlığı ilgilendiren sorularımın yanıtsız bırakılması asla kabul edilemez. Örneğin lise, ortaokul, ilkokul ve anaokullarında eğitim verecek olan din görevlilerinin pedagojik formasyon eğitimi alıp almadıkları veya uzmanlıklarıyla ilgili soruya yanıt verilmedi. Okullarda görevlendirilecek İl Müftülüğü personelinin Millî Eğitim Bakanlığı öğretmenlerinden daha liyakatli olduğu için mi görevlendirildiği sorusu yanıtsız bırakıldı. Din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenleri görev yaparken İl Müftülüğü personelinin de görevlendirilmesinin gerekçesine yanıt verilmedi. Protokol kapsamında toplamda kaç okula, kaç manevi danışman atandığı sorum yanıtsız bırakıldı” dedi.
Protokol anaokulu, ilkokul, ortaokulları kapsamıyor
Süllü, “Eğitimde İşbirliği Protokolü’nün yasal dayanağı ile ilgili soruya verilen yanıtta MEB Eğitim Kurumları Sosyal Etkinlikler Yönetmeliği’nin 5’inci maddesine göre protokolün hedef kitlesinin gençler olduğu belirtilmektedir” dedi. Milli Eğitim Temel Kanunu’na göre okul öncesi eğitimin mecburi ilköğrenim çağına gelmemiş çocukların eğitimini (Madde 19), mecburi ilköğretim çağının 6-14 yaş grubundaki çocukları kapsadığını (Madde 22) ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 3’üncü maddesinin birinci fıkrasının a bendinde de çocuğun 18 yaşını doldurmamış kişi olarak tanımlandığını belirten Süllü, “Bakanlık anaokulu öğrencisini dahi ‘genç’ statüsüne dahil etmekte ve gönüllülük beklemekte. Buna göre anaokulu, ilkokul ve ortaokul çağındaki çocukların Eğitimde İşbirliği Protokolü’ne dahil etmek mümkün değildir” dedi.
Protokolün uygulamasına son verilmeli
“Keyfiyete dayanan bu uygulamanın yasal dayanağı geçerli ve kabul edilebilir değildir” ifadesini kullanan Süllü, “Bu nedenle anaokulu, ilkokul ve ortaokul öğrencilerinin söz konusu protokol kapsamına dahil edilmeleri hukuksal mevzuatımıza aykırı bir uygulamadır. Pedagojik formasyonu bulunmayan din görevlilerinin çocuklara yetkinlikleri dışında ‘değerler eğitimi’ vermesi çocuklar ve ülkemizin geleceği için son derece tehlikelidir. Uygulamada gönüllülük esasına dayanmayan ve eğitimde laiklik ilkesine aykırı olan protokollerin uygulamasına son verilmelidir” dedi.