Eskişehir’de eşi 3 yıl önce vefat eden, 3 çocuk ve 6 torun sahibi Mehmet Acarlar, ocak ayından bu yana Sivrihisar'daki Nasreddin Hoca Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi'nde kalıyor.
Tekerlekli sandalyeyle geldiği merkezde personelin yakın ilgisiyle kendi ihtiyaçlarını görebilecek seviyeye gelen, ilaç kullanmayan, resim çizip şiirler okuyan Acarlar, huzurevindeki arkadaşlarıyla sohbet ederek, onlara hatıralarını anlatarak günlerini geçiriyor.
Acarlar, ilerleyen yaşına rağmen kendisini iyi hissettiğini, Allah'a şükrettiğini söyledi.
Ankara'da 10'lu yaşlarındayken Atatürk'ü gördüğünü belirten Acarlar, şöyle konuştu:
"Eski Millet Meclisi'nin bekçileri bizim Sivrihisarlıymış. Beni kapının ağzına diktiler. Oradan 'Atatürk geliyor' dediler. Atatürk üstü açık cipin içinde geldi. Altına bir sandalye koymuşlardı, sandalyenin üstünde oturuyordu. Yanımızdan geçip meclis binasına girerken bana da şöyle bir selam verdi. Ben de ona selam verdim. Bana gülümsedi, sağ omzuma elini koyarak şöyle bir sıvazladı. Kendimi tutamadım, ağladım. 'Niçin ağladın?' diye sordu bana. Ben de 'Bu ağlamak, gülmek ağlaması komutanım' dedim, sevinçten ağladığımı söyledim. Sağ kolumun üstüne elini koydu. Bana, 'Gülün, oynayın yalnız ağlamayın.' dedi. Sonra içeri girdi."
"Hikayeleriyle mutlu olmaya çalışıyoruz"
Huzurevinin müdürü Mehmet Burç da Acarlar'ın zamanla tekerlekli sandalyeyi daha az kullanmaya başladığını, resim yapmayı, şiir okumayı, gezmeyi çok sevdiğini dile getirdi.
Piknikler, tarihi bölgelere geziler düzenlediklerini, Acarlar'ın huzurevinin diğer sakinleriyle iletişiminin iyi olduğunu anlatan Burç, "Mehmet amca coğrafya bilgisine sahip. Ülkelerin başkentlerini sayıyor. Askerliğe, vatani göreve çok hürmet gösteriyor. Bir de Atatürk ile anısı var, onu paylaşıyor. Mutlu olmaya odaklı. 'Ağlamayın, gülün' der." ifadelerini kullandı.
Burç, Acarlar gibi asırlık ömre sahip birine kamu hizmeti vermenin manevi anlamının, paha biçilemez olduğunu vurguladı.
Onun tecrübelerinden yararlandıklarını belirten Burç, şunları kaydetti:
"Mutluyuz açıkçası ve kendilerinin böyle iyilik halleri yükseldikçe bu, bizim için çok büyük bir nişandır. Tekerlekli sandalyeyle gelip de personelimizin büyük emekleriyle yürümeye başlaması bizi çok mutlu ediyor. Hikayeleriyle mutlu olmaya çalışıyoruz. Mutlu bir şekilde biz de onlarla burada aslında bir ömür geçiriyoruz. İlaç kullanmaz, sabah kahvaltısını yapar. Öğlen ve akşam gelir yemeğini yer. Çayını, kahvesini içer. Fazla yemek yemeyi de sevmez aslında. Her zaman mutlu olmayı, mutluluğun aslında ömre ömür kattığını söyler."