31 Mart 2024’te yapılacak olan yerel seçimler için AK Parti’den Odunpazarı Belediye Başkan aday adayı olan Murat Özcan, “Odunpazarı ile ilgili çok konuşacak şey var. Odunpazarı’nda ne yapılması gerektiğini biliyoruz. Proje hazırlıklarımız var. Akşam seçilsek, sabah nereden başlayacağımızı sahada ne yapacağımızı çok iyi biliyoruz. Hangi mahallede hangi sorunlar var bunu çok iyi biliyoruz. Ama gerçek olan bir şey var ki biraz da STK’lar ile odalar ile halk ile karar verilmesi gereken projeler var. Halkın hayallerini gerçekleştirmek için belediye başkanı olmanız lazım yoksa elbette siyasetçi özgüvenli olmalı ama pandemi ile birlikte halkın ihtiyaçları çok değişti. Bu nedenle halkın ihtiyaçları göz önünde tutulmalı” diye konuştu.
“Deprem ana konumuz olmalı”
Özcan, “Eskişehir’de asıl önemli olan şehrin belediye ayağı tarafından ihmal edilmiş depreme hazırlık konusu. Deprem konusu bana göre belediyelerin ana konusu haline gelmeli. Dönüşüm projeleri yapılmalı ve deprem hazırlıkları gerçekleştirilmeli. Bunlar depremin olduğu gün halledilecek şeyler değiller. Bunu 11 ilde gerçekleşen deprem ile gördük. Çok şükür Eskişehir birinci derece deprem bölgesi değil ama sonuçta 6-6,5 oranında deprem yaşamamız mümkün. Dolayısıyla da Odunpazarı bölgesi Eskişehir’in en eski bölgesi olduğu için dönüşebilecek alanları da her yerden fazladır. Yeni imar alanlarının da Tepebaşı bölgesine açılmasıyla birlikte Odunpazarı nüfusu ciddi oranda azalmıştır. Bugün Odunpazarı’ndan Tepebaşı’na transfer olmuş rahat bir 30 bin kadar popülasyonun olduğu söylenebilir. Dolayısıyla da bu tedbir alınmazsa Tepebaşı Odunpazarı’ndaki nüfusu yakalayacak”
“Yeni imara açılacak yerleri çok iyi biliyoruz”
Yeni imar alanı ile ilgili bir projesi olduğunu belirten AK Parti’li Özcan, “Öncelikle yeni imara açılacak yerleri biz çok iyi biliyoruz fakat şu an spekülasyon olmaması açısından bunu söylemek istemiyorum. Ama gerçek olan bir şey var, yeni imar alanları açıldığı zaman bütün enerji o tarafa doğru eğiliyor ve dönüşüm yapmanız gereken yerler ihmale uğruyor şu anda olduğu gibi. Bana göre imar çalışması devam etmeli ama yeni konut ihtiyacı bu zaman zarfında dönüşüm ile olmalı. Bir taraftan dönüştürüp bir taraftan yeni alanlar açarsanız dönüştürülen yerlere ilgi azalıyor. Bu bir arz talep meselesidir. Siz eğer yeni imar alanları açarsanız herkesin ilgisi oraya yönelir ve dönüşüm alanlarına ilgisiz hale gelir. Dolayısıyla da önce yarın çözmeniz gereken konu dönüşüm alanlarında depreme dayanıklı binalar yapmak olmalı. Hem vatandaşın konut ihtiyacı karşılanmalı hem de deprem konusunda hazırlık yapılmalı. Sektörden dolayı yaşadığımız çok sorun var. Yaşayıp gördüğümüz sorunlar. Özellikle Eskişehir’in bazı bölgelerinde eski apartmanlar nasıl dönüştürülür vatandaş ile uygulamacı firma sorunlar yaşıyor. Bu konuya da çözüm getirmek için hazırladığımız projeler var. Çevre Şehircilik ve İklim Bakan’ımıza hayırlı olsun ziyaretimizde grup başkan vekili olarak bu projeden bahsetme imkanı buldum. Onun da ilgisini çekti. Bu konu ile ilgili yapılacakları biliyoruz. Yarın allah korusun bir deprem olduğunda en çok sorun yaşayacağımız yerler 40-50 yıl önce yapılmış binaların yer aldığı ana caddeler olacak. Dönüşümleri mahallelerde yaparken buraları da ihmal etmemek lazım. Şehri dönüştürürken vatandaşın da hissetmesini istiyoruz. Belediyelerin şimdiye kadar ‘Gidin anlaşın adamlarla ben ruhsat veririm’ demenin dışında bir tarzı olmadı. Yapacağımız bütün işler STK ve odaları ilgilendiriyor. Akıl akıldan üstündür. Onlarla toplantı yapmadan karar vermemek gerekir. Onlar da ekosistemin parçası ve çözüm ortağıdır. Çözümsüz bir şey değil bunlar” dedi.
“Kendi sınırlarımız içerisinde bile lobiye sahip değiliz”
Yapmış olduğu çalışmaları da anlatan Murat Özcan, “Eskişehir’de siyasete adım attığımız zamanlardan bu yana 4 seçim 1 referandum bir de darbe gördük. Dolayısıyla yarın seçim olacak deseler çantamız hazır uygulamaya geçecek deneyimimiz oldu. Teşkilatımıza ve vekillerimize elimizden geldiğince de eski networklerimizdeki profesyonelliğimizi ve deneyimlerimizi sunuyoruz. Şu anda bile şehir aslında neyi konuşmalı, gündem ne olmalı sorularına cevabımız her zaman var. Bazen gereksiz gündemler siyasetin ve ticaretin gündemi haline dönüşüyor ama asıl konuşmamız gerekenleri konuşmuyoruz. Eskişehir’in en büyük sorunu bir lobisi yok. Şehrin kendi içerisinde de bir lobisi yok. Bırakın şehir dışında olmasını şehirde de yok. Lobi denildiğinde aslında kendi sınırlarını aşmış bir söylemden bahsedersiniz fakat biz kendi sınırlarımız içerisinde bile lobiye sahip değiliz” diye konuştu.
“Kurumlar kendi arasında mücadele ediyor”
Özcan sözlerini şöyle sürdürdü;
“Kurumlar kendi arasında mücadele ediyor. Bırakın kurumun kurumla mücadele etmesini. Bundan kastım devlet kurumları değil. Odalar kendi içerisinde muhalefetten başka bir şey yapamıyor. Siyasi partiler, belediyeler bunlar da bu konuya dahil edilebilir. Yıllardır konuştuğumuz şey Yılmaz Hoca’nın veliahttı olarak kimin geleceği. Kendi içerimizdeki rekabetleri konuşmaktan asıl sorunlara odaklanamıyoruz. Ulusal siyasetteki kutuplaşma birbirini besleyen bir kutuplaşma. Genel olarak Sayın Recep Tayyip Erdoğan üzerinden yürütülen bir kamplaşma var. Fakat şu unutulmamalıdır ki Sayın Cumhurbaşkanımız bunu tercihen yapmıyor. Atmosfer onu buna mecbur bırakıyor. Rakiplerinin kullanmış olduğu dil bir nevi mukabele edilen bir dil ve o da bunu ayak uydurmak zorunda kalıyor. Bunun şehre yansıyor oluşu konusundaki eleştirilere de şu şekilde bir söylemde bulunabilirim. Evet taraflar birbirine bu dile uygun bir siyaset yapabilirler. Ama sadece işleri bu değil. Şehrin dinamikleri ile bir araya gelerek şehrin kalkınması için hemfikir olmak zorundalar bunu birçok şehir başarıyor”
“Nezaket kurallarını aşmadan siyaset yapmaya çalıştım”
Murat Özcan’ın mottosu nedir sorusunu yanıtlayan Özcan, “Ben çok genç yaşta ticarete atılmış birisiyim. Başta Ticaret Odası olmak üzere STK’larda uzun yıllar görev yapmış birisiyim. Öncelikle şunu belirtmemde fayda var, şehrin yıllardır süren sorunlarına vakıfım. Yani aynı zamanda 4 yıla aşkın teşkilatçılık görevinde bulunuyor olmam, halkla ilişkiler başkanlığı, teşkilat başkanlığı ve il başkanlığı vekaleti ile ilgili bütün dostlarım, çalışma arkadaşlarım bilirler ki çok özverili bir çalışma hayatım oldu. Çalıştığım yıllarda görev arkadaşlarımın çok ciddi teveccühünü kazanmış birisiyim. Hasbelkader 2019 yılında da gerek Büyükşehir Başkan adayımıza gerek Odunpazarı Belediye Başkan adayımıza yardımcı olmak anlamında stratejik ekibinde yer almayı teklif ettiler ben de kabul ettim. Yani teşkilattayken de aslında yerel yönetimlere hazırlandık. Çünkü gerçek olan bir şey var ki biz genel seçimlerde birinci, yerel seçimlerde maalesef muhalefette olan bir partiydik ve başarı demek aslında yerel yönetimleri almak demektir. Yoksa zaferlerimizi tekrarlıyor olmak aslında AK Parti’nin başarılı olduğu anlamına gelmezdi. Dolayısıyla teşkilatın teklifi üzerine meclise geldim ve belki tarihte bir ilktir. Hem Odunpazarı’nda hem Büyükşehir’de Grup Başkan Vekilliği yaparak tecrübe edindik. Şimdi de artık mutfaktayız 4 buçuk yıldan beri. Aynı zamanda mutfakta olmanın avantajlarını da kullanıyoruz. Mecliste belediyelerin bütçelerini belediye başkanlarının politikalarını çıplak gözle görmek dokunmak ve hissetmek gibi durumla da karşı karşıya kaldık. Ben meclislerde hiçbir nezaket kurallarını aşmadan siyaset yapmaya çalıştım” dedi.
“Kadrolu bir siyasetçi değilim”
Aday olmaması durumunda ya da aday gösterilip seçimi alamaması durumunda aktif siyaseti bırakıp bırakmayacağı sorulan Murat Özcan, “Öncelikle şunu söylemeliyim ki 10 yıldır aralıksız siyaset yapıyorum teşkilatlarda ve meclislerde. Ben adaylığımı ve aday adaylığımı bu konuda kamuoyunda bir beklentiyi karşılamak amacıyla ve kendime güvendiğim için açıkladım. Eğer aday yapılmazsak da ben yine arkadaşlarıma ve partimize gereken desteği elimden geldiği kadarıyla destek vereceğim ama 10 yıldır ihmal ettiğim işime ve aileme zaman ayırmak istiyorum. Ben kadrolu bir siyasetçi değilim. Siyaset benim mesleğim de değil. Benim sosyal sorumluluk alanımdır. Elbette ki Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın bu ülkede çok güzel devrimsel hizmetlere imza attığını ve ona bu konuda vefa borcumuz olduğunun farkındayım. Bu yüzden kişisel ve şahsi menfaatleriniz uğruna da önemli bir liderin zarar görebileceği hamleyi kimse bizden bekleyemez” ifadelerini kullandı.