2024 yılı emeklilerin en zor yılı oldu
Mandacı açıklamasında şu ifadelere yer verdi, “AK Parti hükümeti 2024 yılını emekliler yılı ilan etmişti. Gelinin noktada 2024 yılı emeklilerin en zor yılı oldu ve olmaya da devam ediyor. Emeklilerin aldığı maaşlara ve yaşam standartlarına baktığımızda kuru ekmek ve makarna yemeye mahkum olduklarını görüyoruz. Toplu taşıma 65 yaş üstüne ücretsiz olmasa Eskişehir’deki emekliler evlerinden çıkıp çarşıya inemeyecek hale geldiler”
Emekliler dondurma yiyemiyor
Mandacı, “Oturduğu ev için kira ödeyen emeklinin hali ise içler acısı durumdadır. Bugün Hamamyolu caddesinde bir top dondurma 30 liradır. Hamamyolu’nda dondurma yiyenlere bakıyorum hepsi genç. Emeklilerimiz ise dondurma yiyenleri izlemekle yetiniyorlar. 5 liralık çaydan öteye gidemeyen emekliler Temmuz ayında nefes aldıracak bir zam istedikleri söylüyorlar. Market market dolaşıp indirim kovalayan, aldığı 10 bin lira ile 30 günü nasıl geçireceğini düşünen emeklilere acilen zam verilmelidir. Derhal en düşük emekli maaşı 20 bin lira olarak güncellenmelidir”
İsrafa devam ederek tasarruf olmaz
Mandacı şöyle devam etti, “Tasarruf adı altında memurun servisine, fotokopisine, lojmanına göz dikenler tasarrufa bindikleri araçlardan ve harcamalarından başlasınlar. Örneğin çoklu maaş sistemine bir kanun ile engel olunmalı. İnanın bu dediğimizi yaparlarsa emekliye aylık 20 bin lirayı çok rahat bir şekilde verirler.
Esnafın gelir vergisini denetleyerek para bulabilmenin peşine düşenler biraz da dev şirketlere vergi affı çıkarmaktan vazgeçsinler. Ekonomiyi bakan değiştirerek düzelteceğini zannedenler bu durumun bu şekilde düzelmeyeceğini fark edemiyorlar.
Kamuda israfın önlenmesi adına yapmış olduğumuz eleştirileri itibardan tasarruf olmaz diyerek yanıtlayanların bugün gelmiş olduğu nokta ortadır. Bütçe açığını kapatabilme adına vatandaşa yük bindirenlerin borç ve faiz ekonomisini devam ettirmeleri sonucu bugünlere getirmiştir. Yeniden Refah Partisi olarak yetkilileri uyarıyoruz. Havuz sistemi kurulmadan, yap işlet devret formülünden vazgeçilmeden, borç ve faiz ekonomisinden kurtulmadan ülke ekonomisi düzelmez. Türkiye’nin artık bir an evvel üretim politikasına geçmesi gerekiyor. Yerli ve Milli cümlesi artık sözde kalmamalıdır. Maksimum ihracat, minimum ithalat politikasına geçilmelidir. Bir ülkenin itibarı işçinin, memurunun ve emeklisinin alım gücü ile ölçülür. İsraf üzerine israf yaparak tasarruf yapıyoruz diyemezsiniz. İsrafa devam ederek tasarruf olmaz. Porsiyonlarınızı azaltın diyerek tüm yükü vatandaşın sırtına bindiremezsiniz”