CHP’nin olağan kurultayında, değişimcilerin desteklediği Özgür Özel’in genel başkan seçilmesinin ardından, gözler yerel seçimlerde gösterilecek adaylara çevrildi.
Eskişehir özelinde de bu durum büyük merak konusu.
***
Gerçek şu ki; önemli bir siyasi risk alarak, değişim hareketini başlatan isimlerin başında olan Kazım Kurt’un eli hiç olmadığı kadar güçlenmiş durumda.
Bu noktada hafızalarımızı kısaca tazelemekte fayda var.
Başkan Kurt, hareketin daha en başında ‘Kılıçdaroğlu görevi bırakmalıdır’ restini çekti.
Şehir şehir gezdi, değişimin gerekliliği anlattı, destek istedi.
‘CHP değişecek Türkiye değişecek’ dedi.
Yetmedi; kimsenin ağzını bıçak açmazken, “İlkeler yol işaretleridir” başlığı ile siyasi tarihimize geçecek olan şu paylaşımı yaptı:
“İlkelerini unutanların artık bir yol haritası yoktur. Onlar dümensiz kayıklar gibi, akıntılara göre yön değiştirip, rüzgara göre yol değiştirip dururlar.
Yapamayanlar görevlerini bırakırlar. Politikanın kuralı budur. Yapacak olanların da ilk işi, ilkelere sahip çıkmalıdır.
Ülkenin geleceği siyasal ikbalden çok daha önemlidir. Başaranlar bu ülkenin tarihini yeniden yazacaklardır. Hepimiz bu geleceğin sorumlusuyuz.
Cesaretle görev başına!”
***
Nihayetinde Başkan Kurt, pek çoklarınca siyasi intihar olarak adlandırılan bu mücadeleden zaferle çıkmayı bildi. Hal böyle olunca da CHP’nin, Eskişehir’deki baş aktörü olmayı fazlasıyla hak etti.
Gelinen noktada hemen herkes, kurultaydan çıkan sonuçla gücünü fazlasıyla pekiştirmiş olan Kazım Kurt’un Büyükşehir’e talip olmasını bekliyordu. Ne var ki Başkan Kurt, bu konuda bir kez daha siyasi tevazu ve nezaketin en güzel örneklerinden birini ortaya koydu.
Başkan Kurt konuyla ilgili olarak, “Eskişehir Büyükşehir Belediyesi için önseçim olursa, hoca ‘ben adayım’ diyorsa ben aday olmam, değilim diyorsa bakarız şartlara” açıklamasında bulundu.
Haddızatında mücadelesinin koltuk veya makam için olmadığını da herkese göstermiş oldu.
***
Ne var ki Başkan Kurt’un, Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç konusunda aynı hoşgörüyü göstermesi oldukça zor.
Ataç’ın, değişim hareketinin karşısında durması bir yana, süreç içerisinde ikili arasında kriz olarak da tanımlanabilecek pek çok sorun yaşandı. Ataç’ın, Kurt’a karşı asgari beşeri yaklaşımı bile göstermediği pek çok kez dile getirildi.
Gelinen noktada doğal olarak akıllara şu soru geliyor: Tepebaşı cephesinde neler yaşanacak?
Net bir şey söylemek olanaksız velakin Ataç için işlerin hiç de iyiye gitmediği muhakkak.
Yorum sizlerin…
Bendeniz yarın yine buradayım.
Beklerim efendim…
GÜNÜN SÖZÜ:
İmkansıza ulaşmanın tek yolu, onun mümkün olduğuna inanmaktır.
- Lewis Carroll