Depremin siyasi bir olay olmadığının altını çizen Kılıç, “Hangi siyasi diyorsa ki, ‘ben buraları dönüştüreceğim’ mümkün değil, zaten dönüştürebilecek olsalardı bugüne kadar dönüştürürlerdi. Bugüne kadar dönüştüremediler, bugünden sonra da dönüştüremeyeceklerini de biliyoruz, onun için diyoruz ki gelin vatandaşın lehine bir rant oluşturun, müteahhitlerde girsin buraları yenilesin” diye konuştu. 

Kılıç Eskişehir’in riskli caddelerini tek tek açıkladı

Eskişehir’de olası bir depremde riskli bölgeleri açıklayan Kılıç, “Eskişehir’de bir alüvyon zemin faktörü var. Bu alüvyon zemin, deprem dalgalarını olduğundan daha da fazla binanın hissetmesine yol açıyor. Diğer bir faktör de binanın kendi dayanıksızlığı ve bazı olumsuz durumlar, mesela altında dükkan olması gibi olumsuzluklar var. Biz bunları birleştirdiğimizde Eskişehir’de 99 öncesi yapılmış, altında dükkan olan, 7-8 katlı yapılar, hem 99 öncesi yapıldığı için hem daha yüksek katlı oldukları için epey bir olumsuzluğa sahipler. Bu durumları birleştirdiğimizde ortaya şöyle bir tablo çıkıyor, Yunusemre, Sakarya, Sivrihisar, Kızılcıklı Mahmut Pehlivan Caddesi, İsmet İnönü Caddesi, Mustafa Kemal Atatürk Caddesi, yani aslında bizim şehrin hem merkezinde hem de ana arterleri oluşturan caddeler üzerinde binalarımız deprem açısından riskli” 

Şehir Hastanesi hariç diğer hastane binaları incelenmeli

Deprem sonrası hastane binalarının önemine dikkat çeken Kılıç, “Eskişehir Tıp Fakültesi epey uzunca bir süre basında da yer aldı. Bunun sonucunda bir rapor yayınlandı. Öyle bir binaya göre basit diyebileceğimiz bir güçlendirme çalışmalarıyla depreme dayanıklı hale gelebileceğini anlatan bir rapor sonucu gördük orada. Tıp Fakültesi güçlendirildi mi, güçlendirilmedi mi o konu hakkında bir bilgi sahibi değilim. Bizim binalar aslında ikiye ayrılıyor, Bir, depremden sonra hemen kullanmamız gereken, depremde hiç hasar almaması gereken binalar var. Bunlar, hastaneler, okullar, çünkü okulları kalacak yer olarak kullanabiliriz, camileri de insanlarımızın orada konaklaması için kullanabiliriz veya buraları hastaneye çevirebiliriz. Hastaneler tabi ki ve dolayısıyla bizim hastanelerde hiçbir toleransımız olmamalı. Hastane yapılarının depreme karşı çok dayanıklı yapılar olması gerekiyor, özel hastaneler de bu şekilde olmalı. Eskişehir’deki bütün hastanelerin, Şehir Hastanesi’nin altında deprem izolatörleri var yeni bir bina, onda incelemeye de gerek yok ama diğer bütün hastanelerin incelenip depreme karşı ne yapılması gerekiyorsa bir an önce yapılmalı” dedi. 

Bu kadar yapıyı arama kurtarma faaliyetleri ile kurtarmamız mümkün değil

Kılıç şöyle devam etti, “Hemen bir an önce yapılması gereken şey, bizim depremde yıkılacağını bildiğimiz bu riskli yapıları yenilemek. Şöyle bir gerçek var, siz ne kadar arama kurtarma ekibi kurarsanız kurun bu kadar binayı hiçbir zaman kurtaramazsınız. Biz bunu Hatay’da gördük. Allah rahmet eylesin, yakınlarına sabırları diliyorum, insanlar enkazların başında çaresizce beklediler, yakınları enkaz altındayken. Bir İstanbul depremi olduğu zaman Eskişehir bundan tabi ki etkilenecek, 99’da da etkilendi, İstanbul’dan daha büyük ölçüde etkileneceğini biliyoruz. Veya Eskişehir’in kendi depremi olabilir, ya da çevre illerde bir deprem olabilir. Bu kadar yapıyı arama kurtarma faaliyetleri ile kurtarmamız mümkün değil.

Dolayısıyla bizim bu binaları yenilememiz gerekiyor. Saydığımız caddelerdeki kötü yapı stoğunu bir an önce yenilememiz gerekiyor, dün yenilememiz gerekiyordu aslında, bugün geç durumdayız”

AK Partililerle CHP’lilerin kavga ederek halkı oyalamaya hakları yok

Kılıç, “Burada da artık şunu bilmemiz lazım, bir kere bu siyasi bir olay değil. AK Partililerle CHP’lilerin bunun üzerinde kavga ederek halkı oyalamaya hakları da yok, öyle bir zaman kaybına tahammülümüz de yok artık. Diğer bir gerçeklikte şu, bu kadar binayı yenileyecek, para ne Devlette var, ne belediyede var, ne vatandaşta var. Biz buraları yenilemek istiyorsak, buralarda insanların ölmesini istemiyorsak, bunda çok net ve kararlı isek, yapmamız gereken tek şey var, bu caddelerde bu mahallelerde vatandaşın lehine bir rant oluşturmak zorundayız. Buralarda yoğunluğu artırıp ada bazında düzenlemelerle kat da vererek, alttaki ticari alanları da büyüterek, ama bunu yaparken caddeleri de genişletip, çift bodrum yaparak, otopark sorununu da çözerek bir yandan, ama bir yandan da vatandaşın lehine rant oluşturarak bizim buraları müteahhitlerin eliyle kendiliğinden dönüşmesini sağlamak zorundayız. Bunu yapmak istediğiniz zamanda yoğunluk artışının getireceği, kat artışının vs. getireceği yasal engeller olabiliyor, imar kanunlarındaki problemler ortaya çıkabiliyor. Ama terazinin bir kefesinde ölüm varsa diğer sorunlar bizim açımızdan çözülemeyecek şeyler değil. Bu işin başka türlü de bir çözümü zaten mümkün değil. Hangi siyasi diyorsa ki, ‘ben buraları dönüştüreceğim’ mümkün değil, zaten dönüştürebilecek olsalardı bugüne kadar dönüştürürlerdi. Bugüne kadar dönüştüremediler, bugünden sonra da dönüştüremeyeceklerini de biliyoruz, onun için diyoruz ki gelin vatandaşın lehine bir rant oluşturun, müteahhitlerde girsin buraları yenilesin”
 

Kaynak: Haber Merkezi