Bahar Bilen açıklamasında şu ifadelere yer verdi;
“Fiyat artışlarının nedenlerini bilmeden sadece fiyata bakarak soruna çözüm üretmek ne yazık ki mümkün olmuyor. Yıllarca artan fiyatları ithalatla düşürmeye çalışıyorlar ama düşüremediler. Öncelikle güncel fiyatlara bakalım. Ulusal Kırmızı Et Konseyi kombinasından ve kesimhanelerden aldığı karkas et fiyatlarını haftalık olarak açıklıyor. En son 7 Aralık’ta açıklanan fiyatlara bakıldığında dana karkas etin kilosu ortalama son bir hafta içinde 230 liradan 270 liraya, kıyma 380 liradan 420 liraya kuşbaşı 400 liradan 440 liraya, biftek 350 liradan 390 liraya, sucuk 450 liradan 490 liraya sırasıyla bir hafta içinde 40 liralık bir artış gerçekleşmiştir. Geçen yıla göre yaklaşık yüzde 160 artış var. Aynı dönemde kuzu karkas etin kilosu ortalama 315 liraya yükselmiştir. Geçen yıla göre yüzde 170 oranında artış olmuştur”
“Çok şikayet alıyoruz”
Fiyat artışının temel nedeninin artan maliyetler, yem hammaddelerinde dışa bağımlılık ve ithalat politikası olduğunu belirten Bilen, son dönemde kırmızı et sektöründeki fiyat artışlarına yönelik çok sayıda şikayet aldıklarını söyledi.
Bilen “Hayvan besiciliğinin yanı sıra et ve et ürünlerinin üretimi ve satışı alanında faaliyet gösteren pazardaki lider firmalar, perakendecilerin raf fiyatlarını belirliyor. Diğer yandan da fiyat artışlarının rekabeti kısıtlayıcı nitelikteki teşebbüsler arası anlaşmalar, küçük ölçekli besiciler enerji ve yem maliyetlerinin artması karşısında, büyükbaş anaç hayvanların kesime gönderilmesiyle sonuçlandı. Hatırlarsanız daha önce de uyarmıştık; ‘Anayı kesersen, danayı bulamazsın’ diye. Bu durumun, arzın artış göstermesi nedeniyle kırmızı et fiyatları üzerinde o dönemlerde her ne kadar kesimlere karşı baskı oluşturulduysa da Türkiye'de büyükbaş hayvan varlığının düşmesine yol açarak kırmızı et piyasasında arz yönlü sorunlar doğurmuş ve artan talep karşısında ani yükselişler yaşanmıştır” dedi.
Bahar Bilen şöyle devam etti;
“Ülkemizde kırmızı et fiyatlarında son dönemde meydana gelen fiyat artışlarının rekabet karşıtı eylemlerden ziyade, besicilik ve tüm sektörün gelişiminde karşılaşılan yapısal sorunlardan ve maliyet artışlarından kaynakladığı aşikardır. Bunun yanı sıra mevcut durumda büyükbaş ve küçükbaş hayvan besiciliği alanında faaliyet gösteren işletmelerin birçoğunun küçük ölçekli aile işletmesinden ibaret olduğu ve işletme başına düşen büyükbaş ve küçükbaş hayvan sayısının oldukça düşük kaldı. Sektörde yaşanan sorunlar nedeniyle hem besicilik faaliyetinle iştigal eden işletme sayısının hem de artan nüfus karşısında büyükbaş hayvan varlığının gün geçtikçe azaldığı yönünde gözlemekteyiz”
“İthalatın fiyatlara etkisi”
Bilen sözlerini şöyle tamamladı;
“Türkiye'deki meraların vasıfsız olmasından kaynaklı çoğunlukla ahır besiciliği yapıldığı, yem maliyetlerinin önemli ölçüde arttığını, sektörde kullanılan girdilerin büyük bir kısmının ithal edilmesinden kaynaklı olarak küresel seviyede yaşanan olumsuz gelişmelere ve dövizdeki hareketlere karşı sektörün oldukça kırılgan hale geldi. Önümüzdeki birkaç yıl içinde sektörün toparlanması açısından üretim maliyetlerinin düşürülmesi, üretici örgütlerinin, kooperatiflerin pazarda daha etkin rol üstlenmesi için yem ve enerji fiyatlarındaki vergi muafiyeti ile üreticilerin desteklenmesi gerekmektedir”