Cumhuriyet Gazetesi yazarı Barış Pehlivan, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nde bitmek bilmeyen sorunları gündeme getirdi. Barış Pehlivan, yazısında özetle rektör Prof. Dr. Kamil Çolak’ın üniversiteyi yönetemediği ve Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nde sürekli bir kaos olduğunu ifade etti.
İşte Barış Pehlivan’ın gündeme Türkiye gündemine oturan o yazısı;
Gazetecilik rutinlerindendir; Resmi Gazete’yi düzenli okurum, notlar alırım. 2023’ü de öyle kapayayım derken, bir ilan gözüme çarptı.
Eskişehirli çok arkadaşım var. Ne garip, farklı mesleklerden de olsalar hepsi dönüp dolaşıp benzer konulardan dert yanıyor. Ben şehrin güzellemesini yaparken, onlar Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’ndeki sorunları anlatıyor.
Haliyle, Resmi Gazete’de üniversitenin bir ilanını görünce dikkat kesildim, aralarında akademisyenlerin de olduğu arkadaşlarımı aradım. Gel gör ki yeni yıl dileklerinden sonra bin ah işittim.
Neler duymadı ki bu kulaklar:
Üniversitedeki beş bölümün başkanı istifa etmiş.
Rektör yardımcıları dekanlara sürekli fırça çekiyormuş.
Üniversitenin SGK’ye milyonlarca lira borcu varmış.
Akademik performansın ölçüldüğü uluslararası raporlarda, üniversite yüzlerce sıra geriye düşmüş.
Kalp işaretli bir fotoğraf yüzünden AKP’lilerin baskısıyla bir başhekim üniversiteden ayrılmak zorunda kalmış.
Hangi birini yazayım?
Özetle, rektör Prof. Dr. Kamil Çolak’ın yönetemediği ve Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nde sürekli bir kaos olduğu konuşuluyor. Keza tüm bu karışıklığa bir yenisi daha eklenmek üzereymiş, Resmi Gazete’deki ilan da bunun işaretiymiş.
‘Siz benim arkadaşımın kim olduğunu biliyor musunuz?’
Misal, diyorlar...
İktisadi ve idari bilimler fakültesindeki iktisat tarihi anabilim dalı için bir araştırma görevlisi alınacakmış. Başvuru koşulu olarak ilanda şöyle yazılmış: “İktisadi ve idari bilimler fakültesi ya da siyasal bilgiler fakültesi iktisat bölümünden lisans mezunu olup iktisat tarihi bilim dalında tezli yüksek lisans ya da doktora yapıyor olmak.”
Bunu duyunca, “Ne var bunda” dedim haliyle.
Konuştuğum kişiler devam etti:
“Bu kadroya alınacak kişinin kim olduğunu şimdiden mercek altına almak gerekiyor. Büyük ihtimalle, Marmara Üniversitesi doktora öğrencisi çünkü bu anabilim dalının bulunduğu çok fazla doktora programı yok ülkede.”
Duydum ki şimdi bu kadro uğruna üniversitede büyük bir kavga ve huzursuzluk yaşanıyor. Zira bu bölüme kadro açmak uzun zamandır görmezden geliniyormuş. Hal böyleyken bir profesörün kendisine asistan almak için bu kadro için baskı yaptığı, dahası üniversite yönetimiyle bile ters düştüğü konuşuluyormuş.
Bunu da geçtim...
O profesörün “Rektör dediğimi yapmazsa, YÖK başkanı benim arkadaşım, ben de ona yaptırırım” diye rest çektiği bile iddia ediliyor.
Bitmiyor... Üniversitenin iktisat bölümündeki bu kadronun usule ve ihtiyaca aykırı olarak çıkarılması nedeniyle bölüm başkanı istifa etmiş. Bitmemiş, dekan Prof. Dr. Arzum Çelik de istifasını vermiş, ancak rektör tarafından geri dönmesi için ikna edilmiş.
Özetle...
Resmi Gazete’deki o ilanda araştırma görevlisi kadrosuna alınacak kişinin önceden belli olduğu, yaklaşık 10 yıldır göz ardı edilen bölüme açılan bu kadronun da bölümün ihtiyaçları dışında kullanılacağı söyleniyor.
Görünen o ki yarım asırlık üniversite en kötü günlerini yaşıyor. Kamu kaynakları ve kadroları pamuklara sarmalanması gerekirken ziyan ediliyor. Konuştuğum herkesin söz birliği etmişçesine ortak sitemiyle bitireyim: “Günaydın!”