Eskişehir Baro Başkanı Mustafa Elagöz, konuyla ilgili şu değerlendirmelerde bulundu;

“İlimiz Mihalgazi ilçesine bağlı Alpagut ve Atalan mahallelerinde Eti Bakır A.Ş. tarafından siyanürlü altın-gümüş maden ocağı, cevher zenginleştirme, hazır beton tesisi ve su temin gölleri projesi yapılması planlandığını öğrenmiş bulunmaktayız. Geçtiğimiz günlerde Eskişehir Kıymetlidir diyerek Belediyelerin, vakıfların, derneklerin STK’ların da içerisinde olduğu bir platformda söz konusu projeye karşı olduğumuzu Eskişehir Barosu olarak bildirmiştik. Geçmiş tecrübelerimizin bize gösterdiği şekilde bu gibi proje örnekleri ülkemizin birçok bölgesinde çevre felaketlerine yol açmış, telafisi mümkün olmayan kalıcı zararlara neden olmuştur. Özellikle Çanakkale Kaz Dağları, Erzincan İliç, Ordu Fatsa bölgesinde açılan maden ocaklarının doğaya ve canlı hayatına zararları ortadadır. Bu projelerin hayata geçirilmesi ile binlerce ağaç kesilmekte, siyanür kullanımı ile su ve toprak zehirlenmekte, tarım alanları tahrip edilmekte ve biyolojik çeşitlilik yok olmaktadır. Bilindiği şekilde projenin yapılmasının planlandığı alan Sakarya Vadisi olarak anılmaktadır. Bu vadi ülkemizin narenciye, sebze ve meyve ihtiyacını karşılayan en önemli üretim alanlarındandır. Bu sebepledir ki Mihalgazi ve Sarıcakaya ilçelerimiz ve mahallelerimizde seracılığın gelişmesi için devlet eliyle çeşitli teşvikler gerçekleştirilmektedir. Üzülerek ifade etmek istiyoruz ki söz konusu projenin uygulanması ile Sakarya Nehri ve bölgedeki tarımsal üretim bitecektir”

“Tüm canlılar geri dönüşü olmayan zararlara maruz kalacaktır”

Elagöz açıklamasına şöyle devam etti;

“Proje dosyasına göre ÇED alanı 6 milyon 718 bin 900 metrekare yani yaklaşık 7 milyon metrekaredir. Projenin incelenmesinde alanın orman, mera ve tapulu şahıs arazilerinden oluştuğu görülmektedir. Proje kapsamında açık ocak işletmeciliği ile patlatma yapılarak maden çıkarılması planlanmaktadır. Bu patlatma işlemi ile oluşacak çatlakların içerisine dolacak olan zararlı ağır metaller bölgedeki içme ve kullanma sularına karışacak, yer altı ve yer üstü sularına zarar verecektir.  Çıkarılacak cevher yığın liçi yöntemiyle siyanür kullanılarak işlenip üretim gerçekleştirilecektir. Siyanürlü liç alanına 1 milyon 137 bin metrekare eşit olup, ağır metal içeren bu atıklar havaya ve suya karışacaktır. Geçmişte Giresun'da, Kütahya'da, Ayvalık'ta, Gümüşhane’de bulunan atık depolama havuzlarının patlaması telafisi mümkün olmayan büyük çevre felaketlerine yol açmıştır. Yapılacak olan atık havuzunun doğal afetler sebebiyle kontrol altına alınamayarak taşması veya çökmesi durumunda bölgedeki bitki örtüsü, hayvanlar, mahsuller, su varlıkları ve insanlar yıllarca telafisi mümkün olmayan bir zehirlenmeye maruz kalacaktır. Proje ömrünün 20 yıl olduğu belirtilmiştir. Ayrıca maden şirketi yeni rezerv tespit edildiği halde bu sürenin artabileceğini beyan etmektedir.  Alanda 1 yılda 12 milyon ton kazı yapılacaktır. Bitkisel üretim için gerekli olan 1 santimetrelik tarım toprağının 500 ila bin yıl süre içerisinde oluştuğu düşünüldüğünde, meydana gelecek zararın boyutu ve bu zararın telafisinin mümkün olamayacağı aşikardır. Proje alanı içerisinde sadece maden faaliyetleri için yer altı ve yer üstü suları kullanılarak gölet yapılacak olup, bu gölet sebebiyle bölgedeki kısıtlı su kaynakları yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalacaktır. Projenin gerçekleşmesi halinde bölgenin su ihtiyacını karşılayan kaynak ve isale hatları ile projeye kuş uçuşu yaklaşık 7 kilometre uzaklıkta bulunan termal turizm bölgesinin su rezervleri zarar görecektir. Madenin kurulması ülkemizin ve şehrimizin, iklimi ve doğasıyla öne çıkan bu bölgede yaşayan vatandaşlarımızın geçim kaynağı olan meyve, sebze, örtülü tarımın yok olmasına sebep olacak; cevheri ayrıştırmak için kullanılacak siyanürün ve pasa içerisinde bulunacak olan ağır metallerin (arsenik, kurşun, civa gibi) doğaya karışması sonucunda tüm canlılar ve ekosistem geri dönüşü olmayan zararlara maruz kalacaktır” 

“Mücadelemizi yılmadan sürdüreceğiz”

Baro Başkanı Elagöz “TC Anayasası 56. maddesi ‘Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir’ demektedir. Söz konusu projeye yürürlükteki mevzuatımız uyarınca projenin çevre üzerindeki olumsuz etkilerinin, alınacak önlemler sonrasında kabul edilebilir düzeylerde olacağını ifade etmekte olan ÇED olumlu kararının verilemeyeceği kanaatindeyiz. Belirttiğimiz gerekçelerle buradan vicdanı hür, kamu sağlığına önem veren tüm yetkilileri, görevlerini icra etmeye davet ediyor, sağlıklı bir çevrede yaşama hakkımıza saygı duyulmasını ve desteklenmesini talep ediyoruz. Bizler Eskişehir Barosu olarak yapılmak istenilen bu doğa katliamına karşı olan mücadelemizi yılmadan sürdüreceğimizi, sürecin takipçisi olduğumuzu Eskişehir Kamuoyuna saygılarımızla bildiririz” dedi. 

Kaynak: Fatih Arduç