ESOGÜ Cerrahi Tıp Bilimleri Bölümü Göz Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Eray Atalay'ın yürütücüsü olduğu proje kapsamında bir grup bilim insanı, sanayide çalışan işçilerin gözüne kimyasal madde kaçması sonucu oluşan rahatsızlıkların tedavisine yönelik yeni yöntemler bulmak amacıyla 4 yıl önce çalışmaya başladı.
İş kazaları sonucu kimyasal ve termal yaralanma kaynaklı görme kaybının erken tedavisi için çalışmalar yapan Atalay ve ekibi, Hücresel Tedavi ve Kök Hücre Üretim, Uygulama ve Araştırma Merkezi'ndeki laboratuvarda yürüttükleri çalışma kapsamında kadavradan alınan ve kornea nakli sonrası atık doku haline gelen göz tabakaları ile göz ameliyatlarında çıkan atıklardan elde ettikleri kök hücreleri, göz yanıklarının tedavisinde kullandı. Ekip tarafından laboratuvar ortamında hücreler üzerinde deney yapıldı.
Bu kök hücre tedavi yöntemi, hücrelerin laboratuvar ortamında daha sağlıklı ve hızlı çoğalmasını sağladı. İlk sonuçlarda, kök hücre tedavisinin göz yanıklarına erken evrede fayda sağladığı ve yanık nedeniyle zarar gören hücrelerin canlılığını artırdığı gözlemlendi.
Çalışmada, yabancı cismin kaçtığı gözün yüzeyine sürekli ve kontrollü ilaç salınımını sağlamak için kontakt lensle ilaç taşıyıcı sistem geliştirildi.
"Korneal körlükle sonuçlanmasın diye çalışıyoruz"
Doç. Dr. Eray Atalay, klinikte göz yüzeyinin kimyasal ve termal maddelerle teması sonucu yaralanan çok sayıda hasta gördüklerini ve bu tip yaralanmalarda biyoteknolojik yeni tedavi alternatifleri üzerine çalıştıklarını ifade etti.
Eskişehir'in sanayide etkin bir kent olmasından dolayı gözüne kimyasal madde sıçrayan hastaların sıkça kendilerine başvurduğunu kaydeden Atalay, "Bunun dışında eriyik metalle çalışan işçi arkadaşlarımız da oluyor. Eğer uygun koruma gözlükleri takmamışlarsa gözlerine eriyik metal sıçraması sebebiyle çok ciddi yanıklar oluşabiliyor. Bu şekilde kimyasal maddelerle veya yüksek sıcaklıkla ortaya çıkan göz yüzeyi yanıkları süre içerisinde gözde bulunan kök hücreleri etkileyerek korneal körlüğün başta gelen sebebi oluyor, maalesef tedavisi de oldukça güç." diye konuştu.
Bu gibi durumlarda iki gözde yaralanma varsa hastanın yakınlarından kök hücre alınması gerektiğini ifade eden Atalay, "Burada da kişinin ömür boyu bağışıklık sistemi baskılayıcı tedavi kullanması gerekiyor. Bu tip hastalarda kornea nakli veya keratoprotez (yapay kornea) gibi birtakım masraflı tedavi aşamaları da gerekli olabiliyor ve sonuçları maalesef yüz güldürücü değil. Biz bu noktada acaba erken evrede ne yapabiliriz, bu kök hücreler bu kadar hasarlanmasın, bir miktar hayatta kalsın ki tablo bu kadar ağır bir korneal körlükle sonuçlanmasın diye çalışıyoruz." dedi.
Kadavra korneası ve göz çevresi yağ dokusundan kök hücreler elde ettiklerini söyleyen Atalay, sözlerine şöyle devam etti:
"Erken safha tedavide acaba bu kök hücreleri ne kadar hayatta tutabiliriz noktasında bir girişim olarak göz ameliyatlarında elde ettiğimiz atık doku olarak değerlendirilen, normalde çöpe giden dokulardan biz kök hücreler izole ediyoruz. Kök hücreleri saflaştırıp kültüre ettikten sonra kullanmış olduğumuz birtakım biyomalzemelerle kombinleyerek göz yüzeyine uygulama potansiyeli olan tedavi ürünleri üretiyoruz."
"Sonuçlarımız yüz güldürücü"
Atalay, üniversitede disiplinler arası yürüttükleri bu çalışmaya Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu, Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı ve ESOGÜ Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinasyon Biriminden destek aldıklarını dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Lisans, yüksek lisans, doktora, tıpta uzmanlık ve doktora sonrası araştırmacı kategorisinde bursiyer öğrencilerimiz var. Bu yenilikçi biyolojik ürün içeren biyomalzeme temelli ilaç taşıyıcı sistemin ilk etapta temel karakterizasyonlarını gerçekleştirdik. Şu an hayvan deneylerini yapıyoruz.
Hayvan deneylerini tamamladıktan sonra klinik safhaya geçip gerçek hastalarda bunların etkinliğini tespit etmemiz mümkün olacak. Özellikle iş kazası sebebiyle gözüne gerek alkali ya da asit karakterde veya eriyik metal gibi yüksek sıcaklıkta bir maddenin sıçraması sonucu ortaya çıkan ve tedavisi çok zor olan bir korneal körlüğün erken safhada tedavisinde neler yapabiliriz, biz bunun üzerine çalışıyoruz."
Projenin tam ortasında olduklarını belirten Atalay, "3 yıllık yüksek bütçeli 1001 TÜBİTAK desteği aldık. Sonuçları görmek lazım. Tabii hayvan çalışmasına geçmeden önce bunların biz kök hücre ortamında hücrelere nasıl etki ettiğini gördük. Oradaki sonuçlarımız yüz güldürücü olduğu için zaten hayvan çalışmasına geçtik." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'de bu alanda çalışan az sayıda bilim insanı olduğunu dile getiren Atalay, "İş yerinde bu tarz kazalara karşı koruma stratejileri geliştirmek daha önemli fakat gerçekleştikten sonra da farklı bir şeyler yapmak gerekiyor çünkü bu hasta popülasyonu genç, aktif çalışan hasta popülasyonu. Önlerinde uzunca bir ömür var. Hem iş gücü kaybı hem de ekonomik kayıp söz konusu. Çok ciddi sosyal etkileri de oluyor." ifadesini kullandı.