CHP Genel Merkezi tarafından il, ilçe örgütleri ve başkan adaylarına gönderilen yazı ile 31 Mart seçimlerinde parti aleyhine açık veya gizli çalışan üyelerle ilgili ihraç istemiyle disiplin süreci başlatılmıştı.

Eskişehir’deki gelişmeleri değerlendiren CHP İl Başkanı Yalaz, “Odunpazarı’ndan şikayet edilen dört kişi olduğunu biliyorum. Bu isimler de Erman Gölet, Ayhan Kavas, Ertan Koşarsoy ve Egemen Yağcıoğlu olduğu yönünde bilgiye sahibim. Bu isimlerin sadece şikayet edildiklerini biliyoruz. Adaylar ve ilçe yönetimlerinden bu isimlerle ilgili yazı gitti” cevabını verdi.

                                                        ***

CHP’nin Eskişehir’de önde gelen bu dört ismi hakkında, Odunpazarı Belediye Başkanlığı seçimlerinde parti aleyhine çalıştıkları iddiasıyla disiplin süreci başlatılması siyasi arenada şok etkisi yarattı.

Nihai karar disiplin süreci sonunda verilecek ve menfi bir durum da ise ilgili kişilerin partiden ihraçları gündeme gelecek.

                                                           ***

Söz konusu isimlerin, Odunpazarı noktasında ortak bazı paydaları var.

Hemen hepsinin CHP Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt ile yıldızlarının pek de barışmadığını söylemek mümkün.

Bir diğer konu Erman Gölet, Ayhan Kavas ve Ertan Koşarsoy, CHP’den Odunpazarı Belediye Başkanlığı için aday adayı olmuşlardı.

Egemen Yağcıoğlu ise Odunpazarı İlçe Başkanlığına aday olmuştu.

Ancak dört isim de muradına erememişti.

Unutmadan efendim; Odunpazarı’nı bilemeyiz ama aynı isimler Büyükşehir’de Ayşe Ünlüce için gece gündüz çalışmıştı.

                                                         ***

Şimdi üzerine tez yazılabilecek bir konuya gelelim:

Bir siyasi partinin üyesi olmanız, partinizin gösterdiği adaya kayıtsız şartsız destek vermenizi gerektirir mi?

İnanmadığınız ya da fikir ayrılığı yaşadığınız bir adayı desteklemek zorunda mısınız?

Böyle bir durumda parti içi demokrasiden bahsedilebilir mi?

Söz konusu yaklaşım ‘tıpış tıpış gidip oy vereceksiniz’ mantalitesinin bir benzeri değil mi?

                                                     ***

Ama ne yapmışlar?

Disiplin süreci diye bir safsata uydurmuşlar.

Herkesin de buna inanacağını sanmışlar.

Şuna açık açık parti içi hesaplaşma desenize.

Ama ne gerek var değil mi; işi kılıfına uydurmak varken.

Üstelik 31 Mart seçim sonuçlarıyla, tam da fırsatını yakalamışken.

Yorum sizlerin.

Bendeniz yarın yine buradayım.

Beklerim efendim…

GÜNÜN SÖZÜ:

Adaletin olmadığı yerde huzur da yoktur.

– Molière