Korona salgınına karşı mücadelede ulaşılan nokta olumlu…

Önemli ölçüde “kontrol altına alındı” gibi…

Onun için “normalleşme süreci” başlatıldı.

Kapalı olan işyerlerinden bazıları bu ay içerisinde açılacak.

Bazı illerde “giriş çıkış yasağı” da kaldırılıyor.

Gelişmeler olumlu ama henüz büyük beladan kurtuluş söz konusu değil…

“Gevşememek” gerekiyor.

Bu konuda sürekli uyarılar da yapılıyor zaten…

Korona salgını nedeniyle zorunlu olarak durdurulan faaliyetlerin yanı sıra koşullar nedeniyle “askıya alınan” faaliyetler de var.

“Siyaset” de onlar arasında…

Gelinen noktada siyasette de “normalleşme süreci” başlar mı?

Yanlış anlaşılmasın… “Normalleşme” denilince partiler arasındaki ilişkiyi kastetmiyoruz.

Partiler arasındaki ilişki salgın öncesinde zaten gergindi.

Salgınla birlikte “olumlu” denilebilecek bir değişiklik yok.

Tam aksine gerginlik daha da tırmanmış durumda…

Bugünden sonra da “normalleşme” diye bir şey söz konusu olamaz.

Keşke olsa…

Ülkenin buna fazlasıyla gereksinimi var.

Neyse…

“Normalleşme” derken kastımız, partisel çalışmalar.

Haftalardır “askıya alınmış” durumda…

“Yapılacak” olup da salgın nedeniyle yapılamayanlar oldukça fazla…

Cumhuriyet Halk Partisi’nde kurultay süreci örgütler açısından tamamlandı.

Kurultay yapılacak idi… Tarihi de belirlendi.

Salgın nedeniyle yapılamadı.

Ne zaman yapılacağı belli değil…

Ancak yakın bir gelecekte yapılacağa benzemiyor.

“Askıya” alınan yalnızca kurultay değil…

Onun yanı sıra yerel düzeyde de “askıya alınmış” olanlar var.

İlk sırada “hesaplaşma” geliyor.

Eskişehir İl Kongresi Şubat ayı sonlarında yapıldı.

Çok adaylı kongrenin kazananı yine Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt’un destek verdiği gurup oldu.

Sonuçta tartışma yaratacak bir yan yok.

Öyle olsa da “kabullenme zorluğu” çekenler oldu.

En dikkat çekenler de Büyükşehir Belediye Başkanı yılmaz Büyükerşen ve Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç ile belediyelerdeki “yakın çevreleri”…

Sürpriz olmayan sonucun faturasını çıkartacak birilerini aradılar.

Kendilerine göre buldukları da oldu.

“Hesap sorma” ve “cezalandırma” süreci başlatmışlardı ki, salgın geldi.

Oluşan koşullar gereği yapmak istediklerin yapamadılar.

O günlerden bugünlere geçen süre 2 aydan fazla…

Oldukça uzun bir süre…

Yaşananlar da malum…

“Çok önemli” görülen çoğu şey “önemsiz” hale geliverdi.

Düşünce ve tavır değişiklikleri oldukça fazla…

Cumhuriyet Halk Partisi’nde kongre sonrasında oluşan düşünce ve sergilenen tavırlarda da oldu mu ki?

Doğalında olması gereken belli…

Ayrılıkların bir kenara bırakılarak dayanışma içinde olunması gerekiyor.

Gerekenin olduğunu söylemek çok zor…

Salgınla mücadele sırasında ortaya çıkan göstergeler olumsuz…

Belediyelerin, Büyükşehir Belediye Başkanı öncülüğünde “koordineli bir çalışma yürütmesi” son derece önemliydi.

Böylesi bir çalışma gerçekleştirilemedi.

Dahası “girişim” bile olmadı.

Türkiye genelinde Cumhuriyet Halk Partili 11 büyükşehir belediye başkanı, belirli aralıklarla “tele konferans yöntemi” ile toplantı yaptılar, kararlar alıp kamuoyuna açıklamalarda bulundular.

Buna karşın Eskişehir’deki Cumhuriyet Halk Partili 7 belediye başkanı bir kez olsun bir araya gelmediler.

Telefonla görüşüp görüşmediklerini bilmiyoruz.

Ancak görüştülerse bile “ortak çalışma” ortaya çıkmadı.

Tüm bunlara bakıldığında “salgın nedeniyle değişen bir şey yok” dense olur.

Bundan sonra, bir başka anlatımla da “normalleşme süreci” başladıktan sonra ne olur?

Askıya alınanlar askıdan indirilir mi yoksa yeni bir sayfa açılır mı?

Bilemiyoruz…

Bekleyip göreceğiz…