Lületaşı, Eskişehir’in sahip olduğu çok önemli bir değer…

Ne yazık ki, kıymeti bilinmiyor.

Söz açıldığında neler söyleniyor neler…

“Beyaz Altın” olarak tanımlanıyor, “benzeri bulunmaz bir değer” nitelendirilmesinde bulunuluyor, uzun sözün kısası ne kadar güzel söz varsa hepsi arka arkaya sıralanıyor.

Edilen laf çok…

Yapılan iş ise yok.

Lületaşı, yok olma tehlikesi ile karşı karşıya iken kimse kılını kıpırdatmıyor.

Farklı bir yaklaşım sergileyen, lületaşına sahip çıkmaya çalışan bir kurum var.

O da Odunpazarı Belediyesi…

Lületaşı Müzesi oluşturdu. “Ustadan Çırağa Lületaşı Atölyesi” oluşturdu.

Bunların yanı sıra gerçekleştirdiği bir de festival var.

“Ulusal Odunpazarı Lületaşı Festivali…”

Bu yıl, “Odunpazarı Meydanında Deniz Köpüğü” sloganı ile 3’üncüsü gerçekleştiriliyor.

Festivalin ikinci gününde “Lületaşının Üretim Evreleri” paneli yapıldı.

Panelde madenden satış tezgahlarına kadar lületaşının geçirdiği evreler ve sorunlar konuşuldu.

Panelistlerden sonra Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt da bir konuşma yaptı.

Konuşması eleştirilerden oluşuyor.

Eleştirilerinde bazılarının hedefinde bürokratlar ve meslek odalarının yöneticileri var.

 “… Lületaşı, Eskişehir Valisini, Sanayi ve Ticaret İl Müdürünü, Ticaret Odasını, Sanayi Odasını, Esnaf Odasını, şehrimizde bulunan üç üniversiteyi hiç ilgilendirmiyor mu? Sormak isterim. Lületaşı bu saydıklarımı biraz ilgilendirse çok farklı bir noktaya gelebiliriz. Beyazaltın Köyü Odunpazarı Belediyesi’nin sınırları dışında. Valiliğin, Sanayi Ticaret İl Müdürlüğünün Maden Dairesinin hep birlikte organize olması gerekiyor. Biz üç yıldır bu festivali düzenliyoruz, bunların hiçbiri festivale gelmedi.”

Eleştirileri bu kadarla sınırlı değil…

Başkan Kazım Kurt’un üniversitelere yönelik eleştirileri de var.

“… Üç üniversitemizin de TEKNO Parkları var. Üniversitelerdeki bilim insanlarına ‘yapacağınız her türlü bilimsel çalışmada sponsor olmaya hazırız’ dedik. İki gündür anlatılıyor ilaç sanayinde, elektronik sanayisinde, makine sanayisinde kullanılır. Hadi gelin kullanın, şimdiye kadar kimse kullanmamış. Lületaşıyla 10 bin kilometre uzaklıktaki Japon, Çinli bir şey yapmaya çalışıyor. Peki ya biz?

 Biz burada festival düzenliyoruz. Bu festivali Odunpazarı Belediyesi düzenliyor, solcu bir belediye toprağa, madene sahip çıkıyor diye festivale gelmiyorlar. Böyle bir bakış ile Türkiye’yi bu hale getirdiler. Bu bakış açısı hastalıklı, kötü bu bakış açısı doğru değil…”

Oldukça sert eleştiriler.

Eleştiriler sert olmasına çok sert de “haksız” denilebilir mi?

“Haksız” demek çok zor…

Lületaşının hali de sergilenen yaklaşımlar da ortada…

Çok net olarak görülen gerçekler, sert eleştirilere haklılık kazandırıyor.

Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt’un yaptığı bir çağrı da var.

 “Birlik olalım, yan yana duralım, lületaşını hak ettiği noktaya getirmek için hep birlikte çaba harcayalım…”

Yerinde bir çağrı…

Karşılıksız kalmaması gerekir…

Öyle olmasına öyle de gerektiği gibi karşılık bulur mu?

Ne yazı ki, umutlu olmak çok zor…

Eleştiriler de çağrı da duymazdan, görmezden gelinir.

Olacak olan bu…

Keşke yanılsak…

Yanılmayı gerçekten çok istiyoruz…