Merkez Bankası, piyasaya müdahale ediyor… Kısa sürede 4 kez müdahalede bulunuldu.

Ama boşuna…

Dolar ve EURO fren tutmuyor.

Müdahalelerle biraz düşüş gösterseler bile kısa sürede düştükleri yere yeniden fırlıyorlar.

Direnme noktaları belli oldu.

Dolar için 14 TL, EURO için de 16 TL…

Belli ki, aşağıya inmeleri söz konusu değil… Daha da yukarıya çıkma olasılıkları yüksek…

Büyük bir kaos oluşmuş durumda…

Göz gözü görmüyor.

Uzun vadeli hesap yapmak şöyle dursun bir gün sonra olacaklar kestirilemiyor.

Zamlanmayan hiçbir şey kalmadı.

Zam oranları da oldukça yüksek…

İşin kötüsü zamlar duracağa da benzemiyor.

İhtiyaçları karşılama çok zor.

Dahası bazı mallara ulaşmak bile olanaksız…

“Tedarik” başlı başına bir sorun… Hem de çok büyük bir sorun…

“Vadeli satış” tarihe karıştı.

Para bir yana mal bir yana…

Çoğu zaman parada yeterli değil…

“Peşin para” ile bile mal bulunamıyor.

Bu, “stokçuluk” olarak tanımlanıyor.

“Stokçuluk ile mücadele” isteniyor…

“Stokçuların cezalandırılacağı” duyurularak gözdağı veriliyor.

Pek bir işe yaradıkları yok.

Daha önce de dile getirdik…

Mal sahiplerinin satış yapmama nedeni “depoda bekletip daha fazla kazanç elde etmek” falan değil…

Öyle düşünenler yok mudur?

Elbette ki, vardır.

Ancak bugün etkili olan asıl neden o değil…

Üreticiler ya da toptancılar “daha fazla kazanç elde etme fırsatı” kollamıyorlar… Büyük bölümü “varlığını koruma” derdine düşmüş durumdalar.

Aldıkları para ile sattıkları malın yenisini alamıyorlar, üretemiyorlar.

Sermayeler eriyip gidiyor.

Asıl neden bu…

Hemen herkes tarafından da biliniyor.

Ancak işin kolayına kaçılarak bilmezden geliniyor.

Mal bulunamayışının tek nedeni bu da değil…

Sağlık sektöründe büyük sıkıntı var.

Döviz bu kadar yükselince bazı tıbbi malzemelerin ithal edilmesi olanaksız hale geldi.

Devletten alacaklarını bile daha tahsil edemeyen firmalar, yeni malzeme alıp riske girmiyorlar.

Çoğu ilacın yanında ameliyatlar için gerekli olan malzemeler bile bulunmaz oldu.

Sıkıntı büyük…

Dövizde kur yükselişi ve zamlarla birlikte tarımsal ürünlerin maliyetleri alabildiğine artmış durumda…

Suni gübre kullanmak olanaksız…

Hayvan gübresine yöneliş var.

Onu bulmak da kolay değil…

Hayvan yok ki gübre olsun…

Beğenilmeyen hayvan gübresi bile dünyanın parası oldu.

Diğer girdilerdeki artış da çok yüksek…

Çoğu üretici “üretime veda” diyecek…

Ekonomik kaostan etkilenmeyen yok.

Çiftçisinden, sanayicisine, esnafından tüccarına kadar tüm kesimler çok kötü durumdalar.

Bu kesimlerde örgütlü olan meslek örgütleri, odalar var.

Başlarında bulunanlar, üyelerinin durumlarını bilmiyor mu?

Bilmez olurlar mı?

Herkesten çok iyi biliyorlar.

İyi de neden ses çıkartmıyorlar?

Neden ağızlarını açıp bir çift laf etmiyorlar?

Anlak gerçekten çok zor…

Aslında suskunlukların nedeni belli…

Haydi “korku” demeyelim “kişisel kaygı” diyelim…

Ama neden ne olursa olsun bu derin suskunluk kabul edilemez…