Okullar açılalı henüz 2 hafta oldu.
İl Milli Eğitim Müdürü Sayın Hakan Cırıt’ı okulların açılacağı daha ilk gün bu köşeden Covid-19’a karşı sıkı önlemler alması konusunda uyarmıştık.
Sonrasında zorunlu bağış adı altında alınan kayıt paralarını sormuştuk kendisine.
Ne var ki Sayın Müdür, soru sorulmasını pek sevmiyor olsa gerek tek bir yanıt alamadık efendim.
Huyum kurusun bendenizin de en sevdiği işlerden biridir soru sormak.
O zaman Sayın Cırıt’a sorularımızı yöneltelim:
Okullarda bağış adı altında istenen kayıt paraları konusunda ne yaptınız?
Okullarda pandemiye yönelik yeterli bir denetim neden gerçekleştirilmiyor?
Halihazırda 15’den fazla okulda vaka görülmesine rağmen tedbirler neden artırılmıyor?
Tedbirleri artırmanız ve denetlemeniz için kaç okulda vaka görülmeli ve kaç öğrenci hasta olmalıdır?
Okulları açık tutulmasına milli bir mesele diyorsunuz da öğrencilerin, velilerin ve eğitimcilerin sağlığı milli bir mesele değil midir?
Evet efendim sorularımız bunlar.
Sayın Cırıt sorularımızı beğenmeyebilir.
Öncekilerde olduğu üzere yanıt da vermeyebilir.
Ne var ki Milli Eğitim Müdürüne bu soruları sormayalım da ne soralım?
Menemen soğanlı mı olur soğansız mı?
Bunu mu soralım?.. 
Bendeniz yarın yine buradayım.
Beklerim efendim…
*****
DAVULUN SESİ UZAKTAN HOŞ GELİR
Tepebaşı Ziraat Odası Başkanı Süleyman Buluşan, geçtiğimiz günlerde başlatılan fiyat denetim uygulamasının artırılması gerektiğini belirterek şu açıklamada bulundu:
 “Tüketimde fahiş fiyat genellikle ayçiçeğinden sebzeye kadar tüm ürünlerde var. Biz üretici olarak ürünümüzü domateste, soğanda ve diğer ürünlerde olduğu gibi aradaki fiyat farkı aşırı düzeylerde oluyor. Biz sabah marketlerden aldığımız fiyat üzerine yanlış hareket etmemek için hem satılan ürünümüzü hem de market fiyatlarını değerlendiriyoruz. Bugün bir domates ya da yeşillikte, sebzede örneğin 2 lira olan ürün pazarda 5, markette ise 10 liraya kadar ulaşıyor. Halkın ve üreticinin ekonomisini yok eden bir ortam var. Bugün markette 7-8 liraya satılan bir maruldan üretici neden 1-2 lira alıyor, Neden üreticiye yansımıyor.”
Evet efendim…
Tepebaşı Ziraat Odası Başkanı Süleyman Buluşan’ın açıklaması bu şekilde. Sayın Buluşan özetle ‘tarlada 2 lira olan ürünün markette 10 lira olduğunu söyleyerek fiyat denetimlerinin artırılması gerektiğini savunuyor.’
Bendeniz bu noktada Sayın Buluşan’a bir güzellik yapayım ve kendisine olağanüstü bir iş fikri vereyim:
“Fahiş fiyatla ürün sattığını iddia ettiğiniz marketin yanına hemen bir işyeri açın ve siz üreticide 2 lira dediğiniz ürünü dört liraya satın. Vatandaş söz konusu ürünü marketten veya diğer esnaftan 10 liraya alacağına 4 liraya sizden alsın. Üstelik siz de 2 liraya aldığınız ürünü 4 liraya satarak paraya para demeyin.”
Nasıl olur?
Teoride ne güzel iş değil mi Sayın Buluşan?
Kem küm seslerini duyar gibiyim.
Çünkü kazın ayağının öyle olmadığını siz de çok iyi biliyorsunuz. Ne var ki bu tip açıklamalarla pazarcı esnafını ve marketleri hedef göstermeyi çok iyi biliyorsunuz.
Bu işin nakliyesi, mazotu, depolanması, elektriği, firesi darası, işyeri kirası, KDV’si, çalışanların maaşı, SGK’sı, kurumlar vergisi ve daha niceleri var.
Sorunun tek bir çözümü var: “Kapsamlı bir tarım reformu.”
Bunun dışındakiler popülizmden başka bir şey değildir.
Gerçekler böyleyken bol keseden atanlara ne diyelim?
“Davulun sesi uzaktan hoş gelir” diyelim...
Ne dersiniz?
Haksız mıyım?..
***
GÜNÜN SÖZÜ
Dünyada taklit edilemeyen tek şey cesarettir.
NAPOLEON BONOPARTE