Cüneyt Buzlu ve Selçuk Uğurluel tarafından; “Geleneksel Türk Okçuluğunun Dünü, Bugünü, Yarını" konulu konferans verildi.

TARİH BİLİNCİ OLMALI

Konferansa; Geleneksel Türk Okçuluğuna ilgi duyan ve merak eden davetliler katıldı.Programının açılış konuşmasını yapan Eskişehir Anadolu Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Ahmet Doğanses, “Dünü bilmeyen bugünü anlayamaz, bugünü anlamayan yarını göremez ve yarını inşa edemez. Hatta dünden gelen hamlelerin nedenlerini bile çözemez. Bizde dernek olarak tarih bilincimizi geliştirme idealiyle, tarih konulu konferansları düzenlemekteyiz’’ dedi.

 OKÇULAR TEKKESİ KURULMUŞ

Konferansta konuşmacı olarak katılan Selçuk Uğurluel,“Türk Okçuluğu, Osmanlı Döneminde zirveye çıkmıştır. Türk okçuluğunda asıl olan belli bir usta-çırak ilişkisiyle gelişiyor olmasıdır. Yayı elinize alıp kafanıza göre çalışamazsınız. Size gösteren bir üst olacak. Ecdadımız, bunu Osmanlı Döneminde zirveye taşımıştır. Osmanlı’da okçular tekkesi kurulmuş. Bu tekkelere belirli şartlarda insanlar alınmış. Bu şartların içerisinde kabza almadan, eline yay almadan önce sınavlara tabi tutulmuş” DEDİ.

 TÜRKLERE HAS ÖZELLİK

Uğural daha sonra şeyle devam etti,“Daha sonrasında belli başarıları elde ettikten sonra kendisine törenle yay teslim edilmiş.  Geniş bir mana, çok geniş bir felsefe var okçuluğun içerisinde. Ok ve yay bunlar gerekli ekipmanların en bilindikleri. Yayımız birleşik yaydır ve akça ağacı, hayvan siniri, mersin balığının damağından yapılan tutkal, manda boynuzu gibi farklı malzemelerin birleştirilerek yapılan bir yay formudur. Türklere, bozkıra hastır. Binlerce yıldır bu şekilde yapılmaktadır. Günümüzdeki yay ustalarımız; ecdadımızda ki başarılı yayları, kuvvetli yayları yapmak için çalışmaktadırlar. Bölgesel olarak bulunan iyi ağaçlardan yapılmıştır. Yüzyıllara ve bulundukları coğrafyaya göre değişmiştir. Orta Asya’da; kayın ağacı ok sapları için tercih edilirken Osmanlı’da ise; Kaz Dağları’nın belirli bölgelerinde kesilen sarıçamlar kullanılmıştır."

Editör: Haber Merkezi