Halk arasında, ‘Kaplumbağa, vosvos’ olarak bilinen ve çok sayıda insanın hayranı olduğu Volkswagen'in klasikleşmiş arabaları, Eskişehirli vosvos tutkunu Emre Bülbül’ün aile bireyleri haline geldi. 4 adet klasik vosvosu bulunan Bülbül, evladı gibi gördüğü araçlarının her birine faklı isimler koydu. Araçlarına “Nalan, Azize, Feride ve Bağdagül” isimlerini veren vosvos tutkunu, 11 yıldır sürekli kullandığı Nalan’ın çürüklerinin ortaya çıkmasıyla yenilemek için bakıma vererek, sıfır araç şeklinde alacak.

“Vosvosçuluk benim dedemden gelme”
Yeni nesil araçlara karşı çıkan ve vosvosların tadını diğer araçların vermediğini savunan Emre Bülbül, “Vosvosçuluk benim dedemden gelme. Bir varyantımız vardı çocukluğum onun içinde geçti. Sonradan da tutkuya dönüştü. Zaman içinde çürümeye başlamıştı. Çürükleri daha fazla ilerlemesin diye biraz daha fabrikasyonal olsun diye, orjinalliğine dönmesi için bu tadilata girdim. 11 yıl kadar sürekli kullandık. Bayağı bir kilometre yaptık. Çanakkale’ye gittik, Samsun’a gittik, şehir içinde de bayağı bir kullandık. Artık yıpranmaya başlamıştı. Dedik ki artık eli yüzü düzgün olsun, biraz daha ilk günkü gibi, fabrikadan çıktığı gibi olsun. O yüzden bu tür işe kalkıştık. Umarım iyi olur” ifadelerini kullandı.

“İsim koyarken, şarkısı olan ya da sözü olan isimleri tercih ediyorum”
Bülbül, kullandıkları araçların bir aurasının olduğunu belirterek, “Vosvosları biz araba olarak görmüyoruz. Vosvos bir tutku, felsefesi olan bir araç o yüzden vazgeçilmezimiz. Ayrıca yeni arabalar vosvosun keyfini vermemekte. Ailenin bir ferdi oluyor, bir evlat yerine koyuluyor. O yüzden de isimlendirme yapılıyor vosvoslara. Ağabey-kardeş 4 tane vosvosumuz var. Birinin adı Nalan, bir tanesinin adı Feride, birinin adı Bağdagül, bir de T2 diye adlandırılan minibüs var onun da adı Azize. Genellikle ben isim koyarken, şarkısı olan ya da sözü olan isimleri tercih ediyorum. Mesela Nalan şiiri var, Azize’nin şarkısı var, Bağdagül’ün de türküsü var. Hani arabalarla uyarlansın gibi şarkılı türkülü olanları tercih ediyorum” şeklinde konuştu.

“Parçaları iyi kötü bulunuyor”
1965 yılından bu yana sanayide çalışan kaporta ustası Erol Erdoğan ise “Elimizden geldiği kadar bu arkadaşlarla, kardeşlere yardımcı olmaya uğraşıyoruz. Bu arabaları zamanında çok güzel yapmışlar fakat zaman geçtikçe hepsi tabii hepsi çürüdü. Bunları tam randımanlı yapabilmek için arabalar ikiye ayrılıyor. Şase kısmı aşağıda, üst kısmı yukarıda o şartlarda biz bunları yapmaya uğraşıyoruz. Parçaları iyi kötü bulunuyor. Yani güzel bir çalışma oluyor. Zevkle çalışıyoruz” diye konuştu.

“10 sene binilecek bir araç yapılıyor”
Kaporta ustası Erdoğan, yenileme işleminin çok zahmetli olduğunu vurgulayarak, “Baya zahmetli bir iş. Uzun zamanlı bir iş yaptığımız zaman, ikiye ayırdığımız zaman arabayı en aşağı 6 ay sürüyor bakımı. Parçalar tek tek elden geçiriliyor, paslı ise yenileri yapılıyor, çürük, yırtık yerler tekrar tamir ediliyor. Yani 10 sene binilecek bir araç yapılıyor. Binen adamın aklında hiçbir şey kalmıyor. Yani yüzde 80’inin ismi vardır vosvosların. Mesela Emre beyin bu arabası Nalan, bir arkadaşınkinin de adı Feride. Kendi çocukları, arkadaşları gibi arabalarına bağlanmışlar. Onlarla yatıyorlar, onlarla kalkıyorlar” dedi.

Editör: Haber Merkezi