Korona virüs salgınından etkilenmeyen yok.

Toplumun tüm kesimleri şu veya bu boyutta da olsa etkilendi.

En fazla etkilenenlerin başında kuşkusuz küçük esnaflar geliyor.

Bazılarının işyerleri yaklaşık bir yıldır kapalı…

Açık olanlar da iş yapamaz durumdalar.

Varlıklarını sürdürmekte zorlanıyorlar.

Aralarında dayanamayıp ‘’mesleğe veda’’ diyenler de oldukça fazla…

Halleri gerçekten çok kötü…

‘’Dertlerine derman’’ arıyorlar.

Bu konuda öncülük yapması gerekenler de belli…

Elbette ki meslek odaları…

Onların başında bulunanların sergilediği tavır da ortada…

Çoğu için ‘’gerekeni yapıyor’’ demek çok zor.

‘’Dostlar alışverişte görsün’’ türünden işler dışında bir şey yaptıkları yok.

Derleri dile getirme konusunda bile gönülsüzler…

Arada bir dillerinin ucuyla bir şeyler söylüyorlar hepsi o kadar.

Aralarında farklı bir tavır sergileyen ve doğal olarak öne çıkan bir oda var.

O da Lokantacılar Odası…

Başkanı Bahar Bilen, sıkıntıların başlangıcından bu yana üyelerinin yanında…

Sürekli dolaşıyor, zor durumdaki esnafa destek sağlamaya çalışıyor, tespit ettiği sorunları ve yapılması gerekenleri dile getiriyor.

Onun içindir ki ‘’hedef’’ de oluyor.

‘’Yıpratma kampanyası’’ ile bile karşılaştı.

Ancak yılmadı.

Görevini yapmaya devam ediyor.

Son olarak geniş çaplı bir değerlendirmede bulundu.

Dikkat çektiği önemli noktalar var.

Birisi dev sipariş siteleri…

‘’Al götür, ara getir, tıkla gelsin ve benzeri yerli ve yabancı sermayeli sipariş siteleri esnafın sırtına binmiş durumdalar. Yüksek komisyon oranları, kullanım bedeli, joker ürün ve benzeri

Uygulamalarla emeğimizi sömürerek işletmelerimizin büyük ortakları haline geldiler.

Milyonluk reklam bütçeleri ile sektörü tekellerine alan bu şirketler, bazı dernek ve mesleki federasyon yöneticilerine de cüzi ödemeler yaparak emek harcayan, alın teri döken esnafımızın ellerini kollarını bağlamışlardır.

Ticaret bakanlığı, Rekabet Kurulu bu işe dur demelidir. ’’

Bahar Bilen’in söyledikleri böyle…

‘’Yanlış’’ demek, itiraz etmek olanaksız…

Salgın alışverişte yeni bir dönem başlattı.

Bu dönemde yükü çeken küçük işletmeler…

Kazanan ise dev şirketler.

Bu dönemin kontrol altına alınması şart…

Lokantacılar Odası Başkanı Bahar Bilen, yaptığı değerlendirmede yapılması gerekenleri de dile getirdi.

‘’-3 ay süreyle verilecek olan 750 TL kira yardımı ve 1000 TL hibe desteği, esnafın yaklaşık bir yıldır yaşadığı sıkıntılar karşısında çok yetersizdir. Bu uygulamadaki ayrıştırma da son derece yanlıştır. Destekler arttırılmalı ve ayırım yapılmadan tüm esnafa yapılmalıdır.

-Esnaf doğalgaz ve elektrik faturalarını ödemekte zorlanıyor. Fatura 2 ay ödenmedi diye kış ortasında elektrik ve doğalgaz kesilmemelidir.

-Doğalgaz ve elektrikte kartlı sisteme geçilsin ve herkes bütçesi ölçüsünde tüketim yapsın. Bu sistemle binlerce liralık güvence bedeli yükü de kalkmış olur.

-Kapalı ve kısıtlı olduğumuz sürede Devletimizin tüm alacaklarından muaf tutulmalıyız.

-Esnaf kullanmış olduğu 25.000 TL destek kredilerini ödeyemiyor. Bu destek hibeye dönüştürülmeli, en azından faizsiz olarak salgın sonrasına ötelenmelidir.

-Yüksek kiralar mülk sahibi ile kiracılar arasında ciddi sorunlar yaratıyor. Bu konuda bir yasal düzenleme yapılmalı ve uzlaştırıcı kurul oluşturulmalıdır.’’

Bahar Bile tarafından dile getirilen öneriler de böyle…

‘’Yerine getirilemez’’ değiller.

İstenirse yerine getirilirler.

O zaman zor durumdaki esnaf da biraz olsun nefes alır.

Buna gerçekten gereksinimleri var.

Şu an nefes alamaz durumdalar.

Bahar Bilen de ‘’boğuluyoruz’’ diyor zaten…

Lokantacılar Odası Başkanı Bahar Bilen’in değerlendirmesi aktardıklarımızla sınırlı değil…

Dile getirdiği daha çok şey var.

Onlar da çok önemli…

O görev ve sorumluklarını yerine getirmek için değerlendirmelerini kamuoyuna aktardı.

Peki, onun dile getirdikleri diğer esnaf odaları başkanları ve birlik başkanı tarafından bilinmiyor mu?

Bilinmemesi düşünülemez…

Elbette ki çok iyi bilmeleri gerekiyor.

İyi de neden hiç dile getirmiyorlar?

Esnafın sesini duyuyorlarsa, duydukları sesi duyurmak için neden çaba harcamıyorlar?

Anlamak gerçekten çok zor…

Aslında suskunluklarını nedenleri belli ya neyse…

‘’Neyse’’ deyip geçelim şimdilik.