Açıklamasında COVID-19 pandemisi nedeniyle kaybedilen meslektaşlarını unutmadıklarını belirten Metin Kamış, "Bir yılı aşkın süredir dünyayı saran ve sarsan COVID-19 pandemisi nedeniyle kaybettiğimiz 415 sağlık çalışanının 50’si meslektaşımız ve 19’u da eczane teknisyenlerimizdi. Bunlar bizler için birer sayı değil hepsi birer can, meslektaş, arkadaş, kardeş, anne, baba, evlat… Hepsini saygıyla anıyoruz.

Bizler eczacılar olarak bu sancılı süreçte ilk günden itibaren önemli roller üstlendik. Pandemi süresince kesintisiz olarak temel ilaç ve sağlık danışmanlığı hizmetlerini vermeye devam ettik. Hastalarımızın ilaçlara ve kişisel koruyucu ekipmanlara erişebilmesini sağladık. Topluma bilimsel kanıta dayalı tavsiyeler verdik. El dezenfektanları ürettik, ücretsiz maske ve ücretsiz grip aşısı dağıttık. Kronik hastalarımızın ilaçlarını temin ettik ve izlemlerine katıldık. Öte yandan farkındalık kampanyaları yürüttük, bilgi kirliliği ile mücadele ettik. Pandeminin ilk gününden itibaren tüm sağlık çalışanları olarak sağlık sistemini ayakta tutmak için her türlü fedakârlığı yaptık, yapmaya da devam ediyoruz" dedi.

 

TALEPLERİMİZ DEVAM EDİYOR

Açıklamalarında taleplerini de sıralayan Metin Kamış, "Pandeminin ilk gününden bu yana diğer sağlık çalışanları gibi bizlerin de çeşitli taleplerimiz oldu. Bunların büyük bir bölümünün karşılanmadığını üzülerek ifade etmek isteriz.

Taleplerimizi ve çağrılarımızı bir kez daha yinelememiz gerekirse:

COVID-19 aşısı, salgınla mücadelede elimizdeki en büyük kozumuz. Aşı tedarik süreçlerine hız verilmeli, ülkemizde uygulanan aşı çeşidi artırılmalıdır.

Ücretli COVID-19 aşısı, eşitsizliği derinleştirecek bir uygulamanın önünü açacaktır. Aşılar, kamu tarafından ücretsiz bir şekilde sağlanmalıdır.

Bu süreç bize yerli ilaç ve aşının değerini bir kez daha gösterdi. Yerli ilaç ve aşı politikaları bir an evvel önceliklendirilmeli, dışa bağımlılık azaltılmalıdır.

Bir kişiyi bile arkada bırakmadan, topyekûn bir mücadele vermemiz gerekirken üretilen aşıların büyük çoğunluğu bazı ülkelere gidiyor. Pek çok ülkeye ise aşı gitmiyor, ya da sembolik sayılarda gidiyor.

Burada ahlaki bir çöküşün varlığını görüyoruz. COVID-19 aşılarını bir uluslararası ticaret malı haline gelmesi, patentinin olması kabul edilebilir bir durum değildir. Aşılar insanlığın ortak mirasıdır ve aşıda patent kabul edilemez.

Eczacılarımız, eczane çalışanlarımız, stajyerlerimize düzenli tarama testleri yapılmalıdır. Stajyer eczacılarımız bir an evvel aşılanmalıdır.

Yaygın eczane ağını korumak için ekonomik destek ve teşvik paketlerinde eczacılarımız da yer almalı, İlaç Fiyat Kararnamesi bir an evvel güncellenmelidir.

Bulaş riskini önlemek adına bir an evvel, tam anlamıyla elektronik reçeteye geçilmelidir.

Eczacılarımıza ve eczane çalışanlarımıza koruyucu ekipman desteği sağlanmalıdır.

Eczacıların eğitim alarak, gönüllülük esasına dayalı bir şekilde bağışıklama hizmetlerine etkin katkıda bulunması sağlanmalıdır. Örneğin İrlanda, ABD, İngiltere ve Fransa’da eczacılar COVID-19 aşılama çalışmalarına katılmaktadır.

Güvenilirliği kanıtlanmış tanı kitlerinin, yine gönüllülük esasına dayanarak, eczacılar tarafından uygulanmasının yolu açılmalıdır.

Son olarak ise COVID-19’un tüm sağlık çalışanlarını kapsayacak şekilde meslek hastalığı olması adına gerekli yasal düzenlemeler yapılmalı ve illiyet bağı aramaktan vazgeçilmelidir."dedi.

 

Editör: Haber Merkezi